Genel

TARHANADA SAKLI ŞİFA

Türk mutfağı dünyanın en zengin ve ünlü üç mutfağından birisidir.

Her ülkenin yemek kültürü ve beslenmesinde önemli olan ve o ülkeye özgü olarak bilinen bazı geleneksel besinler bulunur. Türk mutfak kültüründe yer etmiş önemli besinlerden biri tarhanadır.

Çocuğundan yetişkinine, fakirinden zenginine herkesin sofrasını taçlandırır tarhana. Şarkılarda, türkülerde bile kendine yer bulmuştur. Selda Bağcan’ın ünlü şarkısını bilirsiniz; “Bulgurunan Tarhana”…

Divanü Lügati’t Türk’te tarhana için, yazdan kışa saklanan yoğurt anlamında “tar” kelimesi kullanılmıştır. 1400’lü yıllarda “terine, terhane” olarak bilinen tarhananın, peynirli ve yumurtalı olarak hazırlandığı; Fatih Sultan Mehmet’in 1473 yılında Uzun Hasan Seferi sırasında 9 gün boyunca konakladığı Afyonkarahisar’da peynirli tarhana içtiği kayıtlara geçmiştir. Vaktiyle bir hükümdarın seferlerinden birini yaparken, bir fakirin evine misafir olduğu, sıkıntı içinde ne ikram edeceğini şaşıran köylü kadının çabucak bir çorba kaynatıverdiği ve hükümdar kendisine ikram edilen çorbayı çok sevip, ev sahiplerine övgüde bulunarak “Bu ne çorbası?” diye sorunca, çorbayı hazırlayan kadının “Dar Hane çorbasıdır” dediği halk arasında anlatılır.

Türk Standartları Enstitüsü (TSE, 2002) tarhanayı ‘‘buğday unu, kırması, irmik veya bunların karışımı ile yoğurt, biber, tuz, soğan, domates, tat ve koku verici, sağlığa zararsız bitkisel maddelerin karıştırılıp yoğrulduktan ve fermente edildikten sonra kurutulması, öğütülmesi ve elenmesiyle elde edilen bir gıda maddesi’’ olarak tanımlar. Fermantasyon ürünü olduğu için probiyotik bir besindir. Tarhana proteinden, kalsiyum, demir, sodyum, potasyum, magnezyum, çinko, bakır gibi minerallerden, A ve B grubu vitaminlerinden zengin, iştah açıcı, sindirimi kolaylaştırıcı, barsak florasını düzenleyici bir besindir. Hem çözünebilen, hem de çözünemeyen lif yani posa içerir. Çözünebilen posa içerdiği için kandaki kolesterol seviyesinin dengelenmesini kolaylaştırır, çözünmeyen posa içerdiği için de barsak florasını yani mikrobiyotayı güçlendirir.

Tarhana ister toz ya da yumrular halinde saklanır çorba olarak tüketilir; ister gevrek haline getirilir, ara öğünlerde tarhana kıtırı olarak tüketilir.

Bir Türk atasözü şöyle der; “Çay iç damı dolaş, tarhana iç dağı dolaş”. Ofis ortamında, seyahatlerde, hareketli iş günleri ya da sosyal günlerde, “öğle yemeği bile yemeye vaktim yok” dediğiniz zamanlarda hem bağışıklığınızı güçlendirmek hem de iştahınızı kontrol edebilmek için tarhana kıtırını yanınıza almanızı öneririm. Tarhana kıtırının 15 gramı bir ince dilim ekmeğe denktir. Tarhananız da şifanız da bol olsun…

KAYNAKÇA

  1. Çekal, N, Aslan, B. Gastronomik Bir Değer Olarak Tarhana ve Coğrafi İşaretlemede Tarhananın Yeri ve Önemi. Güncel Turizm Araştırmaları Dergisi, 2017; 1(2): 124-135.
  2. Coşkun, F. Tarhananın Tarihi ve Türkiye’de Tarhana Çeşitleri. Gıda Teknolojileri Elektronik Dergisi, 2014; 9(3): 69-79.
  3. Esimek, H. Tarhananın Besinsel Lif İçeriği ve Antioksidatif Özelliklerinin Belirlenmesi. TC İnönü Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, Malatya, 2010.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir